3.Sinirbilim Günleri'nden İzlenimler
6-7 Mayıs 2017 tarihlerinde, ODTÜ’de
düzenlenen 3.Sinirbilim Günleri’nde katıldığım dört oturum hakkında kısa notlar
şeklinde derlediğim bilgileri paylaşmak istedim. Yapay sinir ağlarındaki derin öğrenme
sisteminden müzik ve algıya, toplumsal cinsiyet rolleri ile ilişkilendirilen beyin yapısından hareket
bozukluklarının deneysel modellemelerine uzanan geniş bir yelpazede katılımcılar olarak sinirbilim
alanında bilgi sahibi olduk. Kendi adıma 3.Sinirbilim Günleri’nden mutlu ayrıldım.
Derin Öğrenme
Prof. Dr. Uğur Halıcı Elektrik ve
Elektronik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi ve ODTÜ-Hacettepe Üniversitesi
Nörobilim ve Ortak Doktora Programı yürütücüsüdür.
METU VISION Bilgisayarla Görme ve Akıllı
Sistemler Araştırma Laboratuvarını 1995 yılında kuran Halıcı, bizlere Derin Öğrenme konusunda konusunda bizlere açıklayıcı
ve bilgilendirici bir sunum yaptı.
Derin öğrenme, son on yılda
üzerinde çok yoğunlaşılan ve hızla gelişmekte olan bir makine öğrenmesi yaklaşımı
olduğunu ve Derin öğrenme temeli,
sinir sistemindeki nöronlardan esinlenerek geliştirilmiş olan Yapay Sinir
Ağlarına dayandığını belirtti. Sunumun sonunda ise teorilerini METU VISION'da yaptıkları çalışmalar ile örneklendirmesinin de sunumu etkili kılan bir faktör olduğunu düşünüyorum.
Müzik ve Algı
Yrd. Doç. Dr. Esra
Mungan, Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümünde bilişsel psikoloji, bellek ve
müzik bilişi konusunda dersler vermektedir.
Sunumunda, müzik
algısında global (yukarıdan aşağı, yani bilgi-temelli) işleme ile lokal
(aşağıdan yukarıya, yani veri-temelli) işlemeye dair bulgular olduğunu belirtti. Global etkileri incelediği akademik
çalışmasında müziksel bağlamın perde algısına etkisine baktığı ve lokal etkileri
incelediği çalışmasında ise müzik segmentasyonun ne derecede Gestalt temelli
gruplama mekanizmalarına göre işlediğini incelediğini açıkladı. Konuşmasının sonunda ise her iki çalışmada hem müzik eğitiminin hem
kültürlenmenin etkilerine dair bulguları sundu.
Nörondan Topluma Cinsiyet Rolleri
Başkent Üniversitesinde yardımcı doçent
olarak çalışmakta olan Zeynep Başgöze; öğrenme ve bellek, duyum ve algı, zihin
ve davranış, psikofarmakoloji, bilim felsefesi, zihin felsefesi gibi dersler
vermektedir.Cinsiyet rollerini sorgulayan Başgöze, eleştirel bir bakış açısıyla
bize fikirlerini aktardı.
Sunumunda ise
cinsiyet rollerinin beyin ile bağlantısallığı üzerine bir konuşma gerçekleştirdi. Günümüzde hala cinsiyet rollerinin biyolojik
olarak “belirlenmiş” olan cinsiyetimizin doğal bir sonucu olarak kabul edildiği;
erkek ve kadın beyninin de tam da bu biyolojik farklılıklardan ötürü farklı
şekillendiği görüşünün yaygın olduğunu belirtti. Bu tip bir anlayışın beynin
plastisitesini, yani beynin aslında deneyimler vasıtasıyla ne derece
şekillenebildiğini, ne derece esnek olabildiğini görmezden geldiğini vurguladı.
Kadın ve erkek arasında beyin fonksiyonları açısından çeşitli farklılıklar
bulduğunu iddia eden araştırmaların genellikle ya tasarım aşamasında ya da
yayın aşamasında belli önyargıların kurbanı olduğunu ifade etti. Cinsiyet farklılıklarına günümüzdeki beyin
görüntülerini inceleyerek yaklaşıldığını elbette farklılıkların bulunacağını,
ancak esas olan bu farklılıklara yol açan sosyal bağlam hiçe sayılmadan bu
bulguların değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Hareket Bozuklarının Deneysel Modelleri
Uzman Dr. Gül Yalçın Çakmaklı Hacettepe
Üniversitesinde Nöroloji Anabilim Dalı’nda uzman doktor olarak çalışmaktadır.
Başta Parkinson hastalığı, distoni ve tremor olmak üzere hareket bozuklukları
kliniği ve farklı Parkinsonizm modellerinde L-dopa ile ilişkili diskineziler ve
Parkinson hastalığının motor olmayan belirtileri ile ilgili laboratuar projeleri
üzerinde çalışmaktadır.
Sunumda ise üç farklı sorunun cevabını aradı.
Merkezi sinir sistemi hastalıklarına ait hayvan modellerine neden ihtiyaç duyulmuştur?
Bu çalışmalarda ana hedefler ve karşılaşılan temel sorunlar nelerdir?
Bu çalışmalardan elde edilen bilgiler hastalar için ne anlama gelir?
Merkezi sinir sistemi hastalıklarına ait hayvan modellerine neden ihtiyaç duyulmuştur?
Bu çalışmalarda ana hedefler ve karşılaşılan temel sorunlar nelerdir?
Bu çalışmalardan elde edilen bilgiler hastalar için ne anlama gelir?
Üç farklı hareket bozukluğu hayvan modeli üzerinden bu soruların
yanıtları tartışıldı.
Yorumlar
Yorum Gönder