Kendini Arayan İnsan : “Endişe Çağında Yaşamanın Ender Nimetlerinden Biri, Bizi Kendimizin Farkında Olmaya Zorlamasıdır.”
Yaşadığımız çağı tanımlamak için
en doğru ifadedir “endişe çağı". Modern çağda insanlar, insanlık tarihinin
içinde bulunmadığı şekilde kaotik bir düzenin içinde yaşamaktalar. Kendini
Arayan İnsan’da Rollo May, endişeyi büyük veba salgınının günümüze uyarlanmış
hali olarak tanımlamaktadır.“Endişeliyiz çünkü hangi rolü üstleneceğimizi,
hangi ilkelere inanacağımızı bilmiyoruzdur. Bireysel endişemizin nedeni nereye
gittiğimizi bilmemenin yarattığı şaşkınlık ve karmaşanın sonucudur.” Bu endişeden
beslenen düzen, hem bedenimizi için hem ruhumuzu içine alıp geriye posa olarak
çeşitli ruhsal ve bedensel hastalıklar üreten bir makine gibi işlemekte. Bu
düzenin içinden çıkmanın tek yolu da kendimizin farkında olmaktan geçiyor.
Rollo May, insanın bedenine karşı olan bakış
açısını şu cümlelerle ifade eder. “Birkaç yüzyıldır süregeldiği haliyle bedenin
modern çağdaki sanayileşmeye hizmet eden cansız bir makineye indirgenmesi
sonucunda insanlar bedenlerine kulak vermemekle gurur duymaktadır. Onu sanki
benzini bitene dek sürülebilecek bir kamyon gibi suistimal edebilecekleri bir
nesne olarak görürler. İnsanların bedenlerini benliklerinden ayırmalarının
nedeni yalnızca onu bir iş aleti gibi kullanmaları değildir, bu durum aynen haz
arayışları için de geçerlidir. Beden, sanki televizyonda kanal arıyormuş gibi
ustalıkla idare edildiğinde belli gastronomik hazlar ve cinsel hislerin
alınabileceği bir duyum cihazı gibi kullanılıyor. Herkesin bildiği üzere,
bağnaz tavırlar cinselliği benliğin geri kalanından ayırma eğilimine örnek
olarak gösterilebilir. Fakat bağnazlığın zıddı olan çapkınlığın da aslında
cinselliği benlikten ayırma hatasına düştüğü pek düşünülmez.”
“Günümüz insanının en büyük içsel
sorunları nelerdir? Savaş tehdidi, askere alınma, ekonomik belirsizlik gibi
insanları rahatsız eden dışsal durumları eşelediğimizde ne gibi çatışmalarla karşılaşırız?
Klinik çalışmalarımın yanı sıra psikoloji ve psikiyatri alanındaki
meslektaşlarımın deneyimlerine dayanarak yirminci yüzyılın ortasında insanların
en büyük sorunun boşluk duygusu olduğunu belirtmem size şaşırtıcı gelebilir.
Bunu söylerken insanların yalnızca ne istediklerini bilmemelerini değil, ne
hissettiklerine dair de hiçbir fikirleri olmayışını kastediyorum.”
May, insanın bedeninden duyuş
olarak uzaklaşmasının beden ve ruhla bir bütünlük içinde olan benlik algısına
zarar verdiğini belirtir. “Biz bedeni benlikle bir araya getirmeyi öneriyoruz.
Bu, daha önce bahsedildiği üzere kişinin bedenine dair aktif farkındalığını
geri kazanması anlamına gelir. Kişinin kendi bedenini eyleme geçen benliğin bir
sureti olarak deneyimlemesi-yemek yemek ya da dinlenmenin keyfi; güçlenen
kasları kullanmanın verdiği mutluluk; cinsel dürtü ve tutkuların doyuma
ulaşması- demektir. “Bedenim hissediyor” yerine “Ben hissediyorum”
yaklaşımıdır. Gerçektende cinselliği benliğin geri kalanından ayırmak, kişinin
gırtlağını ayrı tutup, “Ses tellerim arkadaşımla konuşmak istiyor.” Demesinden daha
makul değildir.”
“Her insan kendi gerçekliğine dair
hislerin çoğunu başkalarının kendisi hakkında söyledikleri yahut
düşündüklerinden edinir. Fakat çoğu modern insanın gerçeklik duygusu konusunda
başkalarına olan bağımlılıkları öyle bir noktaya varmıştır ki onlar olmadan var
olma hissini yitireceklerini düşünürler. Kumda akan su gibi “dağılacaklarını”
hissederler. İnsanların çoğu hayatlarını sürdürebilmek için başkalarına
dokunmak zorunda olan körlerden farksızdır.”
Rollo May, insanın ruhuna
yabancılaşarak benliğinden kopuşunu ise ayrıntılı şekilde ele alır bu kitapta.
Bir psikiyatrist olan May, psikoterapi çalışmalarına Viyana’da başlayıp
psikoloji doktorasını ve psikanaliz eğitimini New York’ta tamamlamıştır. Kitap
üç ana bölümden oluşur. Kendini ararken kaybolan insanlara bir yol haritası
çıkartır adeta. Birinci bölümde vaziyetimizi tanımlar, ikinci bölümde bireyselliğin
yeniden keşfini kişi olma deneyimi ve var olma mücadelesi bütünlüğü içinde
verir. Üçüncü bölümde ise benliğin bütünleşmesinin hedeflerini koyar.
“Kendini
Arayan İnsan” bir taraftan analizleriyle ve teşhisleriyle günümüz dünyasının ve
insanının gerçekliğini sunarken diğer taraftan da kişisel bütünlüğümüzü
korumada adeta rehberlik ediyor.
Yorumlar
Yorum Gönder